18 Ekim 2012 Perşembe

KAMBOÇYA’da ki ‘ÖLÜM TARLASININ’ ÇİFTÇİSİ,
                                                                        POL POT…

Kamboçya öyle büyük acılara maruz kalmış bir ülke ki…. Yaşlı insanların parıltısız gözlerine, sakat insanların bedenlerine, çocukların gülümsemelerine bu derin acının izleri kazılıdır adeta…. Kelimelerin boğazınıza düğümlendiği, dinlerken göz yaşlarınızı tutamadığınız, ‘bu nasıl olabilir’ dediğiniz öyle büyük acılar yaşanmış ki bu ülkede…..

Bütün bu acılara sebep ise; 1975-1979 tarihleri arasında, 7 milyon nüfuslu Kamboçya’da, tam 3,3 milyon insanın ölümüne ve bir o kadarının sakat kalmasına sebep olan Kamboçya’nın eski lideri Pol Pot’dur…
Dünya savaş literatürüne  ‘özsoykırım’ tabirinin geçmesine yol açacak kadar acımasız olan Pol Pot,  yüzyılın en  kanlı, en insafsız, en vahşi soykırımlarından birini gerçekleştirmiştir Kamboçya’da…

Asıl adı, Saloth Sar olan Pol Pot; çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Demokrat Parti'ye hizmetlerinden dolayı Fransa'da elektronik eğitimi almak için burs kazanan Pol Pot, Fransa'da bulunduğu sırada komünizme ilgi duymaya başlamış. Tito devrindeki Yugoslavya'da komunist gençlik kamplarında eğitim gören Pol Pot, bir süre sonra eğitimini yarıda bırakarak Kamboçya’ya dönmüş ve öğretmenlik yapmaya başlamış. O zamanın Kamboçyasında, siyasi arenada çok aktif roller üstlenen Pol Pot, 1963 yılında ormanlık bölgelere çekilerek, Kızıl Khmerler olarak bilinen, siyah üniforma üstüne kırmızı poşu takan, 100,000 kişilik askeri teşkilatı kurup, organize etmiş.  
1970'teki askeri ihtilal sonucu iktidardan uzaklaştırılan, Kamboçya'nın kralı Sihanouk ile işbirliğine giren Pol Pot, askeri idareye karşı hareket başlatmış ve 1975'te General Lon Nol yönetimindeki askeri idareyi devirerek başbakan olmuş… ( Bazı kaynaklarda Kızıl Khmer’lerin Sihanouk tarafından kurulduğu söylenir).

O zamanlar, iç savaşın yaşandığı Kamboçya’da, tanklar Phnom Penh şehrine girdiğinde herkes mutluluktan ağlıyormuş… Savaşın bitiğini düşünen halk, uzun zamandır beklediği huzurlu hayata nihayet kavuşabileceğini düşünerek büyük bir sevgi ve çoşkuyla karşılamışlar Pol Pot yönetimindeki Kızıl Khmer askerlerini…

Ama o andan sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmamış Kamboçya halkı için….
Başbakan olup bütün idareyi elinde bulundurmasına rağmen, birliklerinin başkent Phnom Penh'i işgal etmesiyle, asıl yüzünü gösteren Pol Pot, yaklaşık 4 yıl sürecek olan katliamına başlamış böylece…

Amerika’nın şehri bombalayacağını ileri süren Kızıl Khmer askerleri, halkı, şehri terk etmesi için zorlayarak, boş tarlalara toplamış…. (O zamanlar Amerika- Vietnam savaşı var) tüm halk apar  topar terk etmiş şehri….Ama beklenen Amerikan saldırısı olmamış …..,Çünkü halkı boş tarlalara toplayan, Amerikan saldırısı değil,  Pol Pot’un hastalıklı düşünceleriymiş….

Pol Pot, Kamboçya’nın gerçek bir ekonomik ve siyasi bağımsızlık kazanabilmesi için, dış dünyadan izole edilip, kendi kendine yeterli bir tarım ülkesi olması gerektiğinde inanıyormuş. Komünizmi hastalıklı bir biçimde yorumlayan Pol Pot, herkesin tarım işçisi olması gerektiğini savunuyormuş… Başta doktor, öğretmen, avukat, sanatçı, yazar  olmak üzere tüm eğitimli kesimi tutuklatan psikopat, onları, yüzlerce insanın tek hücreye yığıldığı hapishanelere dağıtmış, pirinç tarlalarında çalıştırmaya zorlamış..

Modern hayatın, paranın, eğitimin ve dinin zararlı olduğuna inanan  Pol Pot, eğitimli nüfusun adam edilmesinin yani yeni düzene inanıp bağlılık göstermesinin çok zor olduğuna inandığı için komünist rejime karşı olduğunu söyleyen herkesi öldürtmüş…. Hatta 1700 kişiyi sırf gözlük taktıkları için öldürtmüş…..

Okulları kapattıran, para kullanımını yasaklatarak merkez bankasını ortadan kaldıran Pot, eski-yeni siyasi rakibi olabileceğini düşündüğü herkesi, ünlü aktörleri, şarkıcıları, o sırada ülkede bulunan turistleri… kısaca herkesi sorgusuz sualsiz yakalatıp, türlü işkencelerden geçirterek öldürtmüş…Liderlerinin emrini yerine getirmek için acımasızca katliam yapan Kızıl Kmerler, okul, hastane, tapınak  ne varsa yakıp yıkmışlar….
Okuma-yazma bilmek, gözlüklü olmak, elleri nasırlı olmamak bile tutuklanma sebebiymiş. Koca ülkede hapiste olmayan sadece Kızıl Khmer askerleri ve çiftçilik yapan, pirinç tarlalarında köle gibi çalıştırılan insanlarmış.

Tüm bunlarla da yetinmemiş Pol Pot,  hapishanedeki insanlara  inanılmaz  işkenceler yaptırmış... Binlerce insan günlerce aç susuz ölüme bırakılmış… Kadınlara, küçük çocuklara tecavüz edilmiş…Açlıktan ya da dayaktan ölmeyenler kamyonlarla en yakındaki tesislere götürülerek; palayla, zincirle, baltayla defalarca vurularak öldürülmüş… Kafaları çukurlara atılmış…

Kurşun israfı yapmak istemedikleri için silah kullanmayan Kızıl Khmerler,  en acımasız işkenceleri  çocuklara yapmışlar. Pol Pot, çocukların öldürülmesinin çok önemli olduğunu, çünkü öldürülmeyenlerin seneler sonra intikam almak isteyeceklerini düşünüyormuş.  Bu yüzden bu küçük çocuklar, bedenleri ağaçlara vurula vurula, olabilecek en vahşi şekilde öldürülmüşler….Ölmeyenler ise canlı canlı atılmış toplu mezarlara. Binlercesinin beyni anne ve babasını öldürmesi için yıkanmış….
Ülkeye milyonlarca mayın döşenmiş o yıllarda.  Kısa sürede herkes sakat kalmış, herkes beyinsizleştirilmiş. Bugün hala temizlenmeyen binlerce mayın var Kamboçya’da…. Halla bu mayınlar yüzünden uvuzlarını kaybeden yüzlerce insan var....

Başta ABD olmak üzere batılı ülkeler sadece seyretmiş bu soykırımı…. Hatta soykırım devam ederken Birleşmiş Milletler’in düzenli toplantılarına Kamboçya da davetliymiş, Kamboçya adına bu toplantılara tek temsilci olarak kim katılmış biliyor musunuz?  Pol Pot!.... 

Ve sonunda, tüm dünyanın seyrettiği bu soykırıma, daha fazla dayanamayan komşu Vietnam, 1979’da ülkeye girerek Kızıl Khmer’leri kısa sürede yenilgiye uğratmış…
Geride 3,3 milyon ceset ve masumların kanıyla yıkanmış harabe halinde bir ülke ….

Pol Pot ve örgütün diğer liderleri Çin ve Tayland’ın ücra köşelerine kaçarak,  gerilla hareketlerine devam etmişler. Pol Pot’un  1997’de ki başkenti tekrar ele geçirme denemesi başarısızlığa uğramış  ve ömür boyu ev hapsine mahkum edilmiş.  1998 yılında kalp krizinden ölen Pol Pot, yakılarak Kamboçya’nın ufak bir köyündeki mezara konulmuş.

Örgütün diğer elebaşları da tutuklanarak, batılı ülkeler tarafından düzenlenen(!) uluslararası bir mahkemede yargılanmışlar ve 35’er yıl hapis cezasına çarptırılmışlar….‘İnsanların hayatta kalması bizim için bir kazanç olmadığı gibi, ölmesi de bizim için bir kayıp değildir’ diyen, bu insanlar için ne kadar adil! öyle değil mi?

Pol Pot rejiminden sonra Kamboçya’nın toparlanması, binaların yeniden inşa edilmesi, tapınakların onarılması yıllar almış… Halkın yaşanılan travmayı atlattığını söyleyemem Kamboçya’da…. Dediğim gibi tüm bu yaşananlar, derin bir yara izi gibi Kamboçyalılarda….Tarih o kadar yakın ki….

1 yorum:

  1. Yakın tarihin bu acımasız sayfası için diyecek hiç bir kelime yok.

    YanıtlaSil