KAMBOÇYA’da ki ‘ÖLÜM TARLASININ’ ÇİFTÇİSİ,
POL POT…
Kamboçya
öyle büyük acılara maruz kalmış bir ülke ki…. Yaşlı insanların parıltısız gözlerine,
sakat insanların bedenlerine, çocukların gülümsemelerine bu derin acının izleri
kazılıdır adeta…. Kelimelerin boğazınıza düğümlendiği, dinlerken göz yaşlarınızı
tutamadığınız, ‘bu nasıl olabilir’ dediğiniz öyle büyük acılar yaşanmış ki bu
ülkede…..
Bütün
bu acılara sebep ise; 1975-1979 tarihleri arasında, 7 milyon nüfuslu
Kamboçya’da, tam 3,3 milyon insanın ölümüne ve bir o kadarının sakat kalmasına
sebep olan Kamboçya’nın eski lideri Pol Pot’dur…
Dünya savaş
literatürüne ‘özsoykırım’ tabirinin
geçmesine yol açacak kadar acımasız olan Pol Pot, yüzyılın en
kanlı, en insafsız, en vahşi soykırımlarından birini
gerçekleştirmiştir Kamboçya’da…
Asıl
adı, Saloth Sar olan Pol Pot; çiftçi bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Demokrat Parti'ye hizmetlerinden dolayı
Fransa'da elektronik eğitimi almak için burs kazanan Pol Pot, Fransa'da
bulunduğu sırada komünizme ilgi duymaya başlamış. Tito devrindeki Yugoslavya'da
komunist gençlik kamplarında eğitim gören Pol Pot, bir süre sonra eğitimini yarıda
bırakarak Kamboçya’ya dönmüş ve öğretmenlik yapmaya başlamış. O zamanın
Kamboçyasında, siyasi arenada çok aktif roller üstlenen Pol Pot, 1963 yılında
ormanlık bölgelere çekilerek, Kızıl Khmerler olarak bilinen, siyah üniforma üstüne kırmızı
poşu takan, 100,000 kişilik askeri teşkilatı
kurup, organize etmiş.
1970'teki askeri
ihtilal sonucu iktidardan uzaklaştırılan, Kamboçya'nın kralı Sihanouk ile
işbirliğine giren Pol Pot, askeri
idareye karşı hareket başlatmış ve 1975'te General Lon Nol yönetimindeki askeri
idareyi devirerek başbakan olmuş… ( Bazı kaynaklarda Kızıl Khmer’lerin Sihanouk tarafından
kurulduğu söylenir).
O
zamanlar, iç savaşın yaşandığı Kamboçya’da, tanklar Phnom Penh şehrine girdiğinde
herkes mutluluktan ağlıyormuş… Savaşın bitiğini düşünen halk, uzun zamandır beklediği
huzurlu hayata nihayet kavuşabileceğini düşünerek büyük bir sevgi ve çoşkuyla
karşılamışlar Pol Pot yönetimindeki Kızıl Khmer askerlerini…
Ama
o andan sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmamış Kamboçya halkı için….
Başbakan olup bütün idareyi elinde bulundurmasına rağmen,
birliklerinin başkent Phnom Penh'i işgal etmesiyle, asıl yüzünü gösteren Pol Pot, yaklaşık 4
yıl sürecek olan katliamına başlamış böylece…
Amerika’nın
şehri bombalayacağını ileri süren Kızıl Khmer askerleri, halkı, şehri terk
etmesi için zorlayarak, boş tarlalara toplamış…. (O zamanlar Amerika- Vietnam savaşı
var) tüm halk apar topar terk etmiş şehri….Ama
beklenen Amerikan saldırısı olmamış …..,Çünkü halkı boş tarlalara toplayan,
Amerikan saldırısı değil, Pol Pot’un
hastalıklı düşünceleriymiş….
Pol Pot,
Kamboçya’nın gerçek bir ekonomik ve siyasi bağımsızlık kazanabilmesi için, dış
dünyadan izole edilip, kendi kendine yeterli bir tarım ülkesi olması gerektiğinde
inanıyormuş. Komünizmi hastalıklı bir biçimde yorumlayan Pol Pot, herkesin
tarım işçisi olması gerektiğini savunuyormuş… Başta doktor, öğretmen,
avukat, sanatçı, yazar olmak üzere tüm eğitimli
kesimi tutuklatan psikopat, onları, yüzlerce insanın tek hücreye yığıldığı
hapishanelere dağıtmış, pirinç tarlalarında çalıştırmaya zorlamış..
Modern
hayatın, paranın, eğitimin ve dinin zararlı olduğuna inanan Pol Pot, eğitimli
nüfusun adam edilmesinin yani yeni düzene inanıp bağlılık göstermesinin çok zor
olduğuna inandığı için komünist rejime karşı olduğunu söyleyen herkesi
öldürtmüş…. Hatta 1700 kişiyi sırf gözlük taktıkları için öldürtmüş…..
Okulları
kapattıran, para kullanımını yasaklatarak merkez bankasını ortadan kaldıran Pot,
eski-yeni siyasi rakibi olabileceğini düşündüğü herkesi, ünlü aktörleri,
şarkıcıları, o sırada ülkede bulunan turistleri… kısaca herkesi sorgusuz
sualsiz yakalatıp, türlü işkencelerden geçirterek öldürtmüş…Liderlerinin emrini
yerine getirmek için acımasızca katliam yapan Kızıl Kmerler, okul, hastane, tapınak ne varsa yakıp yıkmışlar….
Okuma-yazma
bilmek, gözlüklü olmak, elleri nasırlı olmamak bile tutuklanma sebebiymiş. Koca
ülkede hapiste olmayan sadece Kızıl Khmer askerleri ve çiftçilik yapan, pirinç
tarlalarında köle gibi çalıştırılan insanlarmış.
Tüm
bunlarla da yetinmemiş Pol Pot, hapishanedeki
insanlara inanılmaz işkenceler yaptırmış... Binlerce insan
günlerce aç susuz ölüme bırakılmış… Kadınlara, küçük çocuklara tecavüz edilmiş…Açlıktan
ya da dayaktan ölmeyenler kamyonlarla en yakındaki tesislere götürülerek; palayla,
zincirle, baltayla defalarca vurularak öldürülmüş… Kafaları çukurlara atılmış…
Kurşun
israfı yapmak istemedikleri için silah kullanmayan Kızıl Khmerler,
en acımasız işkenceleri çocuklara yapmışlar. Pol
Pot, çocukların öldürülmesinin çok önemli olduğunu, çünkü öldürülmeyenlerin
seneler sonra intikam almak isteyeceklerini düşünüyormuş. Bu yüzden bu küçük çocuklar, bedenleri
ağaçlara vurula vurula, olabilecek en vahşi şekilde öldürülmüşler….Ölmeyenler
ise canlı canlı atılmış toplu mezarlara. Binlercesinin beyni anne ve babasını
öldürmesi için yıkanmış….
Ülkeye
milyonlarca mayın döşenmiş o yıllarda. Kısa
sürede herkes sakat kalmış, herkes beyinsizleştirilmiş. Bugün hala
temizlenmeyen binlerce mayın var Kamboçya’da…. Halla bu mayınlar yüzünden uvuzlarını kaybeden yüzlerce insan var....
Başta
ABD olmak üzere batılı ülkeler sadece seyretmiş bu soykırımı…. Hatta soykırım
devam ederken Birleşmiş Milletler’in düzenli toplantılarına Kamboçya da
davetliymiş, Kamboçya adına bu toplantılara tek temsilci olarak kim katılmış
biliyor musunuz? Pol Pot!....
Ve
sonunda, tüm dünyanın seyrettiği bu soykırıma, daha fazla dayanamayan komşu Vietnam,
1979’da ülkeye girerek Kızıl Khmer’leri kısa sürede yenilgiye uğratmış…
Geride 3,3 milyon ceset ve masumların kanıyla
yıkanmış harabe halinde bir ülke ….
Pol
Pot ve örgütün diğer liderleri Çin ve Tayland’ın ücra köşelerine kaçarak, gerilla hareketlerine devam etmişler. Pol Pot’un
1997’de ki başkenti tekrar ele geçirme
denemesi başarısızlığa uğramış ve ömür
boyu ev hapsine mahkum edilmiş. 1998
yılında kalp krizinden ölen Pol Pot, yakılarak Kamboçya’nın ufak bir köyündeki
mezara konulmuş.
Örgütün
diğer elebaşları da tutuklanarak, batılı ülkeler tarafından düzenlenen(!)
uluslararası bir mahkemede yargılanmışlar ve 35’er yıl hapis cezasına çarptırılmışlar….‘İnsanların
hayatta kalması bizim için bir kazanç olmadığı
gibi, ölmesi de bizim için bir kayıp değildir’ diyen, bu insanlar için ne kadar
adil! öyle değil mi?
Pol
Pot rejiminden sonra Kamboçya’nın toparlanması, binaların yeniden inşa
edilmesi, tapınakların onarılması yıllar almış… Halkın yaşanılan travmayı
atlattığını söyleyemem Kamboçya’da…. Dediğim gibi tüm bu yaşananlar, derin bir
yara izi gibi Kamboçyalılarda….Tarih o kadar yakın ki….
Yakın tarihin bu acımasız sayfası için diyecek hiç bir kelime yok.
YanıtlaSil